Arayın, Yeşil Hayatı Tarayın...

22/10/2010

Permakültür



Permakültür, yaratıcısı Bill Mollison’un “Permakültür: Bir Tasarımcı Elkitabı” adlı eserinde, doğal ekosistemlerin çeşitliliğine, istikrarına ve esnekliğine sahip olan tarımsal olarak üretken ekosistemlerin bilinçli tasarımı ve bakımlarının sağlanması şeklinde tanımlanır. Permakültür anlayışının esas amacı insanlar ve hayatlarını kurdukları alanlar arasında gıda, enerji, barınak, ve diğer maddi ve manevi ihtiyaçlar da göz önünde bulundurularak sürdürülebilir bir bütünleşmeyi sağlamaktır.

Sürdürülebilir tasarımları ele alarak kavramsal, maddi, ve stratejik bileşenleri dünyadaki tüm canlıların yararına olacak şekilde kullanmak mümkündür. Permakültür, bunu insanlığın doğaya aykırı olan tüm hareketlerinin tersine uzun süreli ve dikkatli bir şekilde gözlem yaparak, sistemlerin sadece belirli ürünlerine yoğunlaşmak yerine onlara bütün işlevleriyle bakarak ve sistemlerin kendi evrimlerini tamamlamalarına fırsat tanıyarak başarmayı sunar.

Permakültürün ilkeleri arasında bütün yaşam sistemlerinin devamı ve canlıların çoğalması için gerekli koşulları sağlayarak yeryüzüne özen göstermek; insanların ihtiyaç duydukları gıda, barınak, eğitim, tatmin edici iş ve keyifli insan ilişkilerine sahip olarak sağlıklı bir şekilde varolmaları için gerekli kaynaklara ulaşmalarını sağlamak; ve ihtiyaçlarımızı kontrol altına alarak nüfus ve tüketime sınır getirmek gelmektedir.

Permakültür, yeryüzünü korumak, insanların ihtiyaçlarını karşılamak, tüketimi ve nüfusu sınırlandırmak, ve fazlalığı paylaşarak yeniden yatırım yapmaktan daha öncelikli olarak kendi yaşamlarımız ve çocuklarımızın yaşamları için sorumluluk almak üzerinde yoğunlaşır. Bugün varolan yaşam sistemlerinin gelecekte de devamlılıklarını sürdürebilmeleri için rekabet ortamı yerine işbirlikçi bir tavır takınmaları kaçınılmazdır.

Mollison’a göre permakültürün ilk prensibi doğal sistemleri düzenli ve istikrarlı bir şekilde gözlemlemektir. Günümüzde en büyük sorunlardan birini teşkil eden enerji kaynaklarındaki sıkıntı, ev, yaşam alanı, şehir ya da kırsal alandaki herhangi bir sistemde yararlı enerji birikimini maksimuma çıkararak çözülebilir. Permakülür anlayışında problemin insan kaynaklı olduğu noktasından hareket ederek çözümün de yine insanın kendi elinde olduğuna inanılmaktadır.

Dengesizliklere neden olan başka bir olay ise sistemlerin kaynakları verimli olarak kullanma kapasitelerinin üzerinde olacak şekilde kaynakların sisteme entegre edilmesidir. Verimli olarak kullanılmayan kaynakların kirlilik teşgil etmekten başka bir işe yaramadıkları kaçınılmaz bir gerçektir. Örneğin, gereğinden fazla gübre kullanmak toprakta fazla besin birikimine yol açabileceği gibi bitkilerin besinlere erişimini de engelleyeceğinden tercih edilen bir durum değildir.

Verimli bir sistemin büyümesi, çoğalması, ve bakımı için gereken enerji, sistemin aksamadan çalışması için ihtiyaç duyduğu enerjiye ek olarak ürettiği enerji fazlası ile karşılanabilir. Böyle sistemlerde, dikkatli bir planlama sayesinde işlem sonrasında üretilen, biriktirilen, korunan, tekrar kullanılan ve dönüştürülen enerji fazlasının toplamı sistemin büyüme sürecinde talep edilen enerjiyi karşılamak için kullanılabilir.

Yaşayan sistemlerin bir parçası olan canlılar arasındaki ilişki gittikçe daha birbirini destekler hale geldiğinden bu canlıların hayatta kalma savaşı birbirini direk olarak etkiler. Doğal hayatın içersindeki tüm hayvan ve bitkilerin devamlılığı insan hayatının sağlıklı ve uzun bir şekilde sürdürülebilmesi açısından büyük önem taşır. Buna en güzel örnek olarak, üzerinde yaşadığımız toprakların verimini korumak için gereken bakımın sağlanmasında kuşlar, arılar, örümcekler, solucanlar, ve bakteriler gibi varlıkların doğal yollardan yardımcı olabilecekleri bir plan sayesinde insan gücüne ve teknolojiye olan bağımlılığı azaltabiliriz.

Tasarıma başlamadan kullanılacak olan alandaki kaynakları belirleyerek bu kaynaklar içerisinden hangilerinin sisteme doğal olarak katılabilecekleri kararlaştırılmalıdır. Başka bir kaynak arayışına girmeden ilk adımda bu kaynakların maksimumda kullanılmaları gerekir. Bu durumu açıklamak için verilecek en iyi örnekler, günlük hayattaki enerji talebini karşılamak için güneş, rüzgar, insan, ve biyolojik kaynakları kullanmak veya göletlerdeki su miktarını gri su sistemleriyle, çatılardan ve yüzeylerden yağmur suyu hasadı yaparak suyu alanda tutmak ve tekrar tekrar kullanarak devamını getirmektir.

Permakültür, tasarımcılarına göre “organik bahçecilik kılığına girmiş bir devrim”dir. Kalıcı tarım veya kalıcı kültür şeklinde de tanımlanan permakültür, ilk başlarda birtakım bahçecilik teknikleri olarak bilinse de gerçekte bütüncül bir tasarım ve yaşam felsefesidir. Sürdürülebilir bir hayatı gerçeğe dönüştürmek için sistemdeki tüm canlıların ihtiyaçlarını karşılayan tasarımların tamamı ile doğal kaynaklardan ve doğadaki ekosistemlerden esinlenmeleri şarttır. Çünkü permakültürde, sürdürülebilirlik vazgeçilmezdir.


Çise Ünlüer (24 Ekim 2010)
ciseunluer@hotmail.com

No comments:

Post a Comment