Arayın, Yeşil Hayatı Tarayın...

20/04/2012

GDO’lar Geliyor




Dünyamız ve canlılar üzerinde yapılan tehlikeli bir deney olan GDO’ların varlığının ve hayatınızı nasıl değiştirebileceklerinin farkında mısınız?

Türkiye’de şu ana kadar 3’ü soya 13’ü mısır olmak üzere toplam 16 GDO çeşidinin ithaline izin verildi. Bunlara ek olarak birçok çeşit yem amaçlı GDO ve soyadan mısıra, şeker pancarından kanolaya gıda üretiminde kullanılacak farklı GDO’lar da izin bekliyor.  Hayvan yemi olarak kullanılan bu GDO’lu yemlerle beslenen hayvanlardan üretilen süt, peynir, yumurta, ve et gibi temel besinler direk olarak sofralarımıza kadar ulaşıyor. Üstelik tükettiğimiz et, süt, ve yumurtaların etiketlerinde hayvanların GDO’lu yem ile beslenmiş olduğuna dair hiçbir uyarı yok! Yani hiçbir tercih hakkımız bulunmuyor!  Bunların yanında, GDO’lardan üretilecek olan mısırözü yağı, kanola yağı, mısır şurubu, mısır nişastası, soya lesitini gibi mamüller neredeyse satın aldığımız tüm paketli ürünlerin içinde bulunduklarından karşı karşıya kaldığımız tehlike gerçekten büyük.

Gelin, GDO’ya biraz yakından bakalım. GDO, yani Genetiği Değiştirilmiş Organizma, bir canlının genetik özelliklerinin insan eliyle laboratuar ortamında değiştirilmesiyle elde edilir. Genellikle bir canlı türünün doğal hayatta sahip olmadığı bir özelliğinin bir başka canlıdan gen aracılığıyla aktarılmasıyla ortaya çıkan bu işlemi anlamak için en iyi örneklerden biri mısıra zehir salgılayan bir bakteriden gen transfer edilerek mısırın böcek öldüren zehir üretmesi sağlanmasıdır.

Peki bir canlının genetiğini değiştirmek ne gibi sonuçlar doğurur? Bugün genetik bilimi üzerine araştırma yapan bilim insanlarının, canlıların gen yapısının detayları ve genlerin birbiriyle etkileşimleri hakkında çok az bilgiye sahip olduklarını kabul etmelerine rağmen sadece kar amaçlı olan GDO üreticileri olaya farklı bir açıdan bakıyor. GDO üreticileri tarafından lego muamelesi gören canlıların, global dünyadaki büyük gıda zincirlerini daha da zengin etmek için planlanan stratejiler doğrultusunda farklı parçaları değiştirilebilecek şekilde yap-boz şeklinde yapıları değiştiriliyor. Bu noktada göz ardı edilen esas konu, canlının bütünlüğünün on milyonlarca yıllık gelişimin sonucunda çok hassas bir denge ile oluştuğu ve bu hassas dengeyi korumak için canlıların kesinlikle yap-boz muamelesi görmemesi gerektiğidir.

Ancak unutmamak gerek ki GDO’ların zararsız olduklarını bilimsel bir özgüven ile söylemek şu an için olanaksız olması ve risklerin tam olarak ortaya konamaması, onların yok olduğu anlamına gelmez. Dünyada 25 ülkede kullanılan mısır, soya, kanola, ve pamuk GDO'larının nerdeyse tümü ya böcek öldüren zehir içeriyor ya da yabancı otları yok eden kimyasal ilaçlara dayanıklı şekilde geliştiriliyor. Bu da şu anlama geliyor ki, gıda zincirine eklenen GDO’lar sayesinde tarlararda rahatça yüksek miktarlarda zirai ilaç kullanılabilinecek!

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Kavak, Türkiye'ye ithal edilen tüm ürünler gibi soya ve türevlerinin de çok sıkı denetlendiğini ve gıda amaçlı genetiği değiştirilmiş hiçbir soya ürününün ülkeye girmediğini iddia etse bile son zamanlarda farklı çeşit gıdalarda ortaya çıkan sahtecilik olaylarından sonra denetlenmenin ne kadar iyi yapıldığı kesinlikle soru kaldırıyor! Mısır, soya, ve pamuk gibi ürünler Türkiye’nin hemen hemen tüm ekolojik bölgelerinde üretilebileceklerinden, Türkiye’nin GDO’lu yiyeceklere gerçekten ihtiyaç duyup duymadığı düşündürücü. GDO’lu tohumların topraklarımız ve dünyamıza bırakılmış birer saatli bomba olduğunu düşünen ve bu yiyeceklerin kontrolsüz tarım alanlarında ekimine izin verilmesine karşı olan insanların çoğunlukta olması, durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor.

Unutmamak gerek ki gıda sanayii GDO'lu soyaya muhtaç değil. Soya, gıda sanayiinde en çok lesitin olarak kullanılıyor ve GDO'lu soya lesitinine alternatif GDO'suz ayçiçek lesitini bulunuyor. Çocuklarınızın GDO’lu gıdaya maruz kalmasına razı değilseniz, bu konuda bilinçlenmek ve harekete geçmek gerekiyor.


Çise Ünlüer (22 Nisan 2012)
ciseunluer@gmail.com

No comments:

Post a Comment